Esrarnamesiyle tanıyıp kitabı anlamamakla birlikte sevdiğim bir yazar Hasan Aycın. Esrarname ile tanıdım dediğime bakmayın kendisiyle ilk tanışlıklığım 40 hadis çizimlerine dayanır ve fakat o zamanlar pek bilinçli bir tanışıklık değildi bu. Her neyse hikaye yazmanın luzümü yok. Kitap kendi içinde akıcı bir anlatım içeriyor hikayeler hoş ve fakat tarihlerin değişmesinden midir benim karakter hafızamın zayıflığından mıdır (Aynı sıkıntıyı filmlerde de yaşıyorum da efendim) bilmem kitap boyunca bir türlü insanların şemasını çizemedim kafamda. Yalnız bazen anlaşılmazlık da güzeldir ya bu öyle bir anlaşılmazlık işte. Kitabın otobiyografi niteliğinde olduğunu önceden bilseydim güzel olabilirdi elbet. Hoş kitaptı vesselam ama derseniz ki Hasan Aycınla yeni tanışacağım Esrarnameyi öneririm öncelikli olarak...
Bu arada merak edenlere: "müşahedat" gözle görülen şeyler demek
-Başını koltuğun başlığına yaslayıp arabaları seyre dalıyor. Üstleri başları bayram bulaşığı insanlar rengarenk "tekerlekli tabutlar" içinde akıp gidiyorlar. Yollar dolu fakat kimse yolcu değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder